10 Nisan 2011 Pazar

ŞEYHOĞLU

[Germiyan? 1340? - ?, 1409 civarı]

Asıl adı Mustafa olup Sadreddin Mustafa olarak da anılır. Doğum yeri tam olarak bilinmemekle birlikte Germiyan olması kuvvetli bir ihtimaldir. Eserlerinin telif tarihlerini verirken yaşını belirtmesinden onun doğum tarihi yaklaşık olarak tespit edilebilmektedir. Kendisi Germiyan Beyliği'nde anne ve baba tarafından saraya yakın ve nüfuzlu bir aileye mensup olduğunu bildirir. Hayatının 30 yılına yakın bir devresi Germiyanlı I. Mehrmed b. Yakûb'un beylik yıllarına denk gelir. Gençliğinde Paşa Ağa b. Hoca Pa-şa'nın himayesine girmiş ve ihsanlarına nail olarak yükselmiş, ardından Germiyan Beylerinden Mehmed Bey'in oğlu Süleyman Şah'ın (ölm. 1387) beylik yıllarında, edebiyata ve sanata çok değer veren bu zatın sarayında nişancılık ve defterdarlık gibi en yüksek mevkilere gelmiş, onun musahibi olmuştur.
Süleyman şah'ın kızının Şehzade Yıldırım Bayezid'le evlenmesi (1381) üzerine Germiyanoğlu Beyliği arazilerinin bir kısmıyla Kütahya'nın Şehzade Bayezid'e çeyiz olarak verilmesi suretiyle Osmanlılar'a geçmesi sırasında, Şeyhoğlu genç şehzadeye intisap etmeyerek ölümüne kadar Süleyman Şah'ın maiyetinde kaldı. Bu bey için yazmaya başladığı Hûrşîd ü Ferahşâd adlı mesnevisini bitirdiği yıl (1387) Süleyman Şah vefat ettiğinden eseri Yıldırım Bayezid'e takdim etti ve kitabını başlangıçta kim için yazıldığını belirtmekten çekinmedi. Bu yakınlaşma sebebiyle olmalı, Yıldırım tahta çıktığında (1389) şair onun musahipleri arasında bulunuyordu. Kısa bir zaman sonra da gençlik yıllarından beri tanıdığı ve artık Osmanlı sarayına intisap eden Paşa Ağa b. Hoca Paşa için Kenzü'l-küberâ'yı yazdı. Yıldırım'ın Timur'a esir düşmesi ardından baş gösteren Fetret Devri'nde büyük şehzade Emir Süleyman'a bağlanmış olması güçlü bir ihtimaldir. Nitekim Âşık Çelebi onu Emir Süleyman şairleri arasında zikreder. Ölüm tarihi belli olmamakla birlikte XV. yüzyıl şairlerinden Hatiboğlu'nun h. 812 / m. 1409 yılında telif ettiği Bahrü'l-hakâyık ve h. 817 / m. 1414 yılında telif ettiği Letâyif-nâme adlı eserlerinde Şeyhoğlu'nu kendilerine yetişip göremediği şairler arasında saymasından, 60 yaş civarında bulunduğu bu tarihlerde vefat etmiş olabileceği düşünülmektedir.
Eserlerinden onun yetişme yıllarında Süheyl ü Nevbahâr müellifi Hoca Mesud'u okuduğu ve ondan etkilendiği anlaşılmaktadır. Yine Hatiboğlu'nun Makalat-i Hacı Bektâş-i Velî Tercümesi'nde Mevlana'nın kendisinin yüce efendisi olduğunu belirterek Nizamî, Sadî ve Attar gibi büyük Iran şairlerini saydıktan sonra:

Bularun tâbi'idür oglıdur hem
Dehânî Ahmedî Şeyhoglıdur hem

Kimi şems ü kimi mâhumdururlar
Dahi binüm bular şâhumdururlar

mısralarıyla Şeyhoğlu'nu o zamanın en büyük şairleri arasında sayması, onun yaşadığı devirde ve sonraki yıllarda gördüğü değer ve itibarı göstermesi bakımından önemlidir. Gerçekten de Şeyhoğlu'nun çok ustaca kaleme aldığı Hürşîd-nâme mesnevisinden başka, bazı nazire mecmualarında yer alıp günümüze ulaşabilen gazellerinden de iyi bir şair olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda adı geçen Hürşîdnâme yahut Hûrşîd ü Ferahşâd adlı mesnevisinden başka bir de saray çevresinde geçirdiği uzun yılların tecrübesi sonucu h. Receb 830 / m. Mart 1401 tarihinde kaleme aldığı Kenzü'l-küberâ ve Mehekkü'l-ümerâ adlı siyasetname türünden bir kitabı daha vardır. Padişahlar, beyler, vezirler ile bilgin ve kadıların hallerinden bahseden eser, aynı zamanda Dehhânî, Hoca Mesûd, Gülşehrî, Yûsuf-i Meddah ve Elvan Çelebi gibi Anadolu sahası Türk şiirinin ilk temsilcilerinin bir kısmı bugüne ulaşamayan şiirlerinden örnekler vermesi bakımından son derece önemlidir. Şeyhoğlu'nun Marzubân-nâme ve Kâbûs-nâme adlı iki eserinden başka bir de Taberî Târîhi Tercümesi vardır.
 
Kaynaklar: Ömer Faruk Akün, "Şeyh-oğlu", M, c. XI, s. 481-485; Şeyhoğlu Mustafa, Hurşîd-ndme (Hûrşîd u Ferafışad), nşr. Hüseyin Ayan, Erzurum 1979; Şeyhoğlu, Kenzü'l-küberû ve Mefıekkü'l-ulemd (İnceleme-Menn-lndeks), nşr. Kemal Yavuz Ankara 1991.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder